Header Reklam
Header Reklam

Ara Eleman mı Dediniz? Asıl Sorun O Söylemde

22 Ağustos 2025 Dergi: Temmuz-Ağustos 2025
Ara Eleman mı Dediniz? Asıl Sorun O Söylemde

“Ara eleman.” İki basit kelime… Ama bu iki kelime, Türkiye’de mesleki teknik eğitimi yıllardır gölgeleyen bir algıyı içinde barındırıyor. Kulağa masum gibi gelse de “ara” kelimesi, zihnimizde hep ikincil, geçici, tali bir şeyi çağrıştırıyor. Oysa sahada işin merkezinde duran, sistemi kuran, devreye alan, sürdüren ve sürdürülebilirliği sağlayan kişiler teknikerler, teknisyenler ve ustalar. Onlara “ara” demek, işin mutfağındaki en temel gücü ikinci plana itmek anlamına geliyor.

Türkiye’de bu söylemin kökleri oldukça eski. Mesleki ve teknik eğitim uzun yıllar boyunca “ikinci sınıf” bir eğitim alanı olarak görüldü. 1999’daki katsayı uygulaması, meslek lisesi mezunlarının üniversiteye geçişini neredeyse imkânsız hale getirdi ve bu algıyı daha da güçlendirdi. Böylece toplumda, “meslek lisesine giden ara eleman olur” yargısı yerleşti. Bugün hâlâ birçok aile çocuklarını bu okullardan uzak tutuyor. Yani yanlış bir dil seçimi, sadece kişisel bir tercihi değil, ülkenin nitelikli insan kaynağını da etkileyen ciddi bir soruna dönüştü.

Oysa veriler çok şey anlatıyor. İSİB’in 2024 raporuna göre Türkiye iklimlendirme sektörü 8,2 milyar dolarlık büyüklüğe ulaşmış durumda. İhracat son beş yılda %55 artmış. Bu tablo sektörün dinamizmini gösteriyor. Ancak aynı rapor, başka bir gerçeği de ortaya koyuyor: son beş yılda teknik personel ihtiyacındaki açık %37 büyümüş. Yani pazar genişlerken, o pazarı taşıyacak insan kaynağı aynı hızla büyümüyor. EUROVENT’in Avrupa verileri, sektörde çalışanların %42’sinin tekniker ve teknisyenlerden oluştuğunu gösterirken, Türkiye’de bu oran yalnızca %27. Aradaki fark sadece bir istatistik değil; aslında bir itibar meselesi. Avrupa teknikerini “ana unsur” olarak görürken, biz hâlâ “ara” diyoruz.

Sektör temsilcilerinin de görüşleri çarpıcı. İSİB’in 2024 genişletilmiş istişare toplantısında katılımcıların %68’i büyümenin önündeki en kritik engel olarak “uygulamada yetkin teknik personel eksikliğini” işaret etti. Yani sorun ne teknolojiye erişimde, ne de cihaz üretiminde. Sorun, sahada sistemi kurup yaşatacak, müşteri memnuniyetini sağlayacak, arıza anında çözüm üretecek kadronun sayıca ve nitelikçe yetersiz olması.

Burada altını çizmek gerekir: mühendisler tasarım yapar, sistemin çerçevesini çizer. Ancak o çerçevenin hayata geçmesi teknikerin, teknisyenin ve ustanın eliyle mümkündür. Bir tekniker yalnızca cihaz montajı yapmaz; sistemi devreye alır, parametreleri optimize eder, sürdürülebilir çalışmasını sağlar. Bir teknisyen sadece parçaları yerine koymaz; sürecin bütününü kavrayarak uygulamayı sahada yönetir. Usta ise yalnızca çok iş yapmış biri değil; eğitimini tamamlamış, sınavını vermiş, belgesiyle deneyimini aktararak rehberlik eden kişidir. Onların olmadığı yerde en mükemmel mühendislik projesi bile kâğıt üzerinde kalır.

“Ara eleman” ifadesi sadece bir dil sorunu değildir; psikolojik ve toplumsal bir etkisi vardır. Bu ifadeyi kullandığınızda gençler kendilerini ikinci planda görür, mesleki eğitimden uzaklaşır. Çalışanlar yeterince değer görmediklerini hisseder, motivasyonlarını kaybeder. Aileler çocuklarını bu okullara yönlendirmez. Sonuçta sektör nitelikli insan kaynağını bulamaz. Bu kısır döngü, doğrudan ülkenin rekabet gücünü zayıflatır.

Üstelik gelecek, bu meslekleri daha da vazgeçilmez hale getirecek. Otomasyon, yapay zekâ, dijitalleşme… Bunlar ilk bakışta mühendislerin alanı gibi görünebilir. Oysa akıllı sistemleri sahada devreye almak, sensörlerle yazılımı uyumlu hale getirmek, enerji verimliliği sağlayacak parametreleri optimize etmek teknik kadronun işidir. Yani teknikerler ve teknisyenler aslında geleceğin “yüksek vasıflı” meslek gruplarıdır. Bugün değersiz görülen unvanlar, yarının teknolojik dönüşümünün omurgası olacak.

İşin bir de toplumsal itibarı var. Avrupa’da tekniker imza atabiliyor, proje yönetebiliyor, sistem kurabiliyor. Almanya’da teknikerlik saygın bir meslek. İsviçre’de tekniker imza yetkisine sahip. ABD’de tekniker, mühendisle aynı masada proje yöneten kişi. Bizde ise kartvizite yazılırken bile tereddüt ediliyor: “iki yıllık mıydı, ara pozisyon muydu?” diye. Oysa sektörler, unvanını sahiplenen insanlarla büyür. İklimlendirme gibi hızla büyüyen ve ihracatta güçlü bir sektör, bu algıyı sürdürerek geleceğini garanti altına alamaz.

Dolayısıyla artık yüksek sesle söylemenin zamanı geldi: “Ara eleman” yoktur. Varsa da, bu ifadenin kendisi aslında aradır; tali ve eksik bir bakış açısıdır. Gerçek olan şudur: sektörün ana unsurları teknikerler, teknisyenler ve ustalardır. Onların itibarı, sektörün itibarıdır. Onların motivasyonu, ülkenin rekabet gücüdür. Onlara duyulan saygı, yalnızca bir nezaket değil, geleceğe yapılmış stratejik bir yatırımdır.

Kısacası, “ara” diyerek küçülttüğümüz her meslek, aslında bizi küçültüyor. O yüzden artık yanlış söylemleri bir kenara bırakıp gerçeği kabul etmenin zamanı geldi. Çünkü iklimlendirme sektörü büyüyorsa, bu büyümenin görünmeyen kahramanları “ara” değil, “ana” unsurlardır.

Dr. Turhan Karakaya

Hisense HVAC Türkiye Genel Müdürü

Doğış Üniversitesi Öğretim Üyesi



Slider Altına