Header Reklam
Header Reklam

Türkiye’de İş Sağlığı ve Güvenliği Sorunları

24 Ağustos 2017 Dergi: Temmuz-Ağustos 2017
Türkiye’de İş Sağlığı ve Güvenliği Sorunları

İş kazaları, gerek sosyal gerekse ekonomik sonuçları itibariyle Türkiye için çok önemli bir problem olarak ehemmiyetini korumaktadır. Ülkemizde yıllık ortalama 74000 kaza meydana gelmekte; bunun neticesinde 1152 çalışan yaşamını yitirmekte, 1888 çalışan ise ömür boyu sakat kalmaktadır. İş kazalarının ülkemize yıllık maliyeti ise 40 Milyar TL civarındadır. İş kazalarının % 98’i, meslek hastalıklarının ise tamamı önlenebilir niteliktedir. Önlemenin yolu da eğitimden geçmektedir.

Gerek Dünyada gerekse Türkiye’de iş kazaları çok ciddi bir problem olarak karşımıza çıkmaktadır. İş kazaları binlerce insanın yaşamını yitirmesine, sakat kalmasına ve ciddi ekonomik kayıpların ortaya çıkmasına sebep olmaktadır. İş kazaları, bütün ülkelerin ortak sorunu olmasına rağmen, gerekli önlemlerin alınmasıyla beraber belli oranlarda azaltılabilir. Bu önlemlerin alınmasında yetersiz kalan ülkeler kazalardan daha fazla etkilenmektedir.

Son yıllarda Türkiye’de İSG (İş Sağlığı ve Güvenliği) alanında yapılan düzenlemelere paralel olarak İş kazalarının görünme sıklığında iyileşmenin olduğu yadsınamaz bir gerçektir. Ancak Türkiye hâlâ gerek genel kaza sıklığı gerekse de ölümlü kaza sıklığı açısından Avrupa’da en kötü performansı göstermektedir. Hukuki, teknik ve yönetsel bir takım tedbirlerle iş kazaları belirli oranlarda azaltılabilir. Fakat iş kazası sıklığını arzu edilen düzeye indirmek için sadece bu tedbirlerin yeterli olmadığı da ortadadır. Güvenli bir çalışma ortamının tesisinde çeşitli tıbbı, hukuki, teknik ve yönetsel faaliyetler yanında, eğitim de son derece önemlidir. İş kazalarının ve meslek hastalıklarının azaltılabilmesi için İş Sağlığı ve Güvenliği alanında uzman, nitelikli kişilere ihtiyaç duyulmaktadır.

Teknolojinin baş döndürücü bir hızla gelişmesi ve değişmesi, nitelikli insan gücüne duyulan ihtiyacı artırmıştır. Bunun sonucu olarak da insana verilen değer artmış, disiplinler arası bir bilim olan İSG, günümüzde bağımsız bir bilim dalı haline gelmiştir. İSG, iş kazaları ve meslek hastalıkların nedenleri, sonuçları ve bunların önlenebilmesi için gerekli olan yöntemleri belirlemeyi ve uygulamayı amaçlamaktadır. İSG’nin ana hedefi bilimsel veriler ışığında çalışanlara daha sağlıklı ve daha güvenli bir iş ortamı oluşturmaktır. İSG teknolojideki gelişmelerden doğrudan etkilendiği için, teknolojideki yeni gelişmelere paralel olarak dinamik bir şekilde yenilenmeyi zorunlu kılmaktadır. İş kazalarına yol açan en önemli nedenin insan faktörü olduğu da göz önüne alınırsa, İSG eğitiminin ne denli önemli olduğu ortaya çıkmaktadır.

İSG İnşaat, Elektrik, Maden, Petro-kimya gibi pek çok mühendislik dalıyla beraber, tıp, eğitim, hukuk gibi çeşitli bilim dallarından yararlanan çok disiplinli bir bilimdir. Bu durum İSG konusunu görece karmaşık ve öğrenilmesi güç hale getirmektedir. Ayrıca, çoğu bilim dalına göre daha yoğun uygulamalı eğitim gerektirmekte, temel konuların öğrenilmesi bakımından daha uzun bir süreye gereksinim duymaktadır. Bu açıdan, ülkemizde halen var olan ön lisans, lisans ve yüksek lisans eğitiminin, hem zaman hem de içerik açısından yeterli olduğunu söylemek mümkün değildir.

Ülkemizde İSG eğitimi, tüm eğitim kademelerinde oldukça yetersiz durumdadır. Mesleki ve teknik eğitim veren ortaöğretim kurumlarında İSG eğitimi verilmemektedir. İlki 1996 yılında kurulan, İSG Teknikeri yetiştiren, 2 yıl süreli ön lisans İSG bölümlerinin sayısı her yıl artmaktadır. Ancak mezun sayısının, ülkenin ihtiyaçları bakımından yeterli düzeyde olduğu söylenemez. Lisans düzeyinde İSG eğitimi veren tek program ise, bir vakıf üniversitesinin Sağlık Bilimleri Fakültesi bünyesinde oluşturulmuştur. Lisansüstü düzeyde ise sadece birkaç üniversitede İş Sağlığı Yüksek Lisans Programı mevcuttur. İş Güvenliği, İş Sağlığı ve Güvenliği gibi İSG’nin teknik ve hukuki boyutlarını da içeren lisansüstü programlar ise henüz oluşturulmamıştır.

Hem büyüyen ekonomimize hem de yeni İş Sağlığı ve Güvenliği (İSG) kanunundaki düzenlemelere paralel olarak İSG alanında eğitilmiş nitelikli insan gücüne duyulan talep artmıştır. Ülkemizde en yaygın formal İSG eğitimi Meslek Yüksekokullarında (MYO) verilmektedir. Bu ihtiyaca cevap verebilmek için gerek vakıf gerekse devlet üniversitelerinin MYO’ları bünyesinde oluşturulan İş Sağlığı ve Güvenliği, İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği programlarının sayısı hızla artmaktadır.

İş kazaları çok faktörlü bir sorundur, sadece yasama ve denetim gibi geleneksel devlet fonksiyonlarıyla çözülemez. Kazalarının çok büyük bir oranda insandan kaynaklanan nedenlerden doğduğu da düşünülecek olursa İSG eğitiminin ne denli önemli olduğu anlaşılacaktır. Ülkemizin “İş Güvenliği” alanında yetişmiş insan gücüne ihtiyacı had safhadadır. Gerek ön lisans, gerek lisans gerekse lisansüstü seviyelerde iş güvenliği eğitimi veren bölüm ve programların sayısı artırılmalıdır. “İş Güvenliği” ülkemizde de artık bağımsız bir bilim dalı olarak kabul edilmeli ve doçentlik alanlarına “İş Güvenliği” alanı da eklenmelidir. İş güvenliği profesyonellerine duyulan ihtiyacı sayıca kapatmak isterken kalite faktörü de ihmal edilmemelidir. Gerek hâlihazırda eğitim veren gerekse yeni açılacak olan programlarda yürütülen eğitimin kalitesi üzerinde tekrar tekrar düşünülmelidir. İSG eğitiminin sorunları düzenlenecek bir çalıştay ya da toplantıda ilgili tüm tarafların katılımıyla detaylı bir şekilde tartışılmalıdır.

 

İş kazaları

Türkiye’de iş kazası oranları son 40 yıl içinde ciddi oranda düşüş göstermesine rağmen hâlâ yüksek seviyelerdedir. 2014 yılında son iş kazası sıklığı % 1,58 olmuştur. İş kazalarının yaklaşık dörtte üçü (yüzde 75,8) gün içerisinde 08.00 - 18.00 saatleri arasında gerçekleşmektedir. Bu öngörülebilir bir durumdur çünkü insanların çoğu bu saatlerde işe gitmektedir ve işin büyük kısmı bu saatlerde yapılmaktadır.

İş kazalarının yarısına yakını (% 47,7) üretim, imalat, işleme ve depolama faaliyetleri sırasında gerçekleşmektedir. Yaklaşık on kazadan biri kazı, inşaat, tamirat ve yıkım çalışmaları sırasında meydana gelmektedir.

İş kazalarında yaralanmalar en fazla üst ve alt ekstremitelerde ve baş bölgesinde meydana gelmektedir. Kazaların % 38,7’sinde üst ekstremiteler yaralanırken, bunu her beş kazadan biriyle alt ekstremiteler izlemektedir. Yaralanmaların yaklaşık yarısı (% 45,7) yaralar ya da yüzeysel yaralanmalar halinde olmaktadır. Çıkık, burkulma ve incinmeler % 14,3 ile ikinci sırada yer almaktadır.

Türkiye’de, ölümle sonuçlanan iş kazaları Avrupa ülkelerine kıyasla daha sık meydana gelmektedir. 2014 yılında, 1626 çalışan (1589 erkek 37 kadın) kazalar nedeniyle hayatını kaybetmiştir, kaza mortalite oranı yüz binde 11,6 olarak gerçekleşmiştir. Kaza mortalite oranı, çoğu Avrupa ülkesinde 100,000’de 1 ila 6 arasında değişmektedir. Her ne kadar geçen yıllarda mortalite oranları 20 yıl öncesine göre daha az olsa da, bu oranlarda anlamlı bir trend gözlenmemiştir.

Ölümle sonuçlanan iş kazalarının yarısından fazlası (% 56,2) 25-44 yaş gruplarında gerçekleşmektedir. Meslek gruplarına göre, ölümle sonuçlanan kazaların yarısından fazlası (%60,7) vasıfsız işçilerde görülmektedir (973 erkek 14 kadın). Diğer mesleklere bakıldığında, makine operatörleri (265 ölüm), zanaatkar (143 ölüm), hizmet sektörü ve satış elemanları (95 ölüm) önemli gruplar olarak görülmektedir. Ölümle sonuçlanan iş kazaları arasında, 521 (% 38,3 ) ölüm inşaat sektöründe, 382 (% 23,5) ölüm maden sektöründe, 230 (% 14,1) ölüm çeşitli ürünlerin imalatında ve 211 (% 13) ölüm de ulaştırma sektöründe gerçekleşmiştir. Ölümle sonuçlanan kazaların yaklaşık beşte biri (% 18,9) üç büyük şehirde meydana gelmiştir: İstanbul 243, Ankara 107 ve İzmir 64 ölüm.

Her ne kadar iş kazası oranlarında bir düşme eğilimi gözlense de, iş kazalarından kaynaklanan mortalite ve fatalite hızlarında bu tarz bir düşüş görülmemektedir. Hatta fatalite hızlarında 2012’den önce bir artış eğilimi görülmüştür.

İş kazası sıklığı işyeri büyüklüğüne göre değerlendirildiğinde iş kazası sıklığının işyerinde çalışan sayısı arttıkça daha fazla olduğu görülmektedir (Şekil 13.7). Elliden az çalışanın olduğu işletmelerde yıllık kaza sıklığı yüzde 0,7 iken 1000 ve daha çok çalışanın olduğu işyerlerinde kaza sıklığı yüzde 4,2’ye yükselmektedir.

 

 

Kaynak: İş Sağlığı ve Güvenliği Profili-Türkiye,Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Genel Yayın No: 62, Ankara 2016.



Slider Altına