Header Reklam
Header Reklam

Yüksekte çalışma, tehlikeli ve çok tehlikeli işler sınıfında yer alıyor

24 Ağustos 2017 Dergi: Temmuz-Ağustos 2017
Yüksekte çalışma, tehlikeli ve çok tehlikeli işler sınıfında yer alıyor

“Trafik denetimine emanet yangın tüpü ile girmeyi bıraktığımızda bilinçli bir toplum olacağız” 

AKUT Arama Kurtarma Derneği Eğitim Bölümü Sorumlusu Tolga Gözüm, “Yüksekte Çalışma” konusunda güncel ve pratik bilgileri aktardı. ISK Teknik dergisi olarak Gözüm’ün verdiği bilgileri siz değerli okurlarımızla paylaşmak istedik.

 

Yükseklik bir adım atarak erişemeyeceğimiz kadar yukarıda olan tüm bölgeler için tanımlanan genel bir kavramdır. En basit tanımı ile düştüğünüzde yaralanma riski olan her yer yüksektir. Kişinin bulunduğu noktadan düşmesi durumunda sağlığı açısından risk bulunuyorsa o çalışma ‘Yüksekte Çalışma’ olarak nitelendirilebilir. Ülkeler yüksekte çalışmayı çeşitli kurallara bağlamak için yükseklik standartları belirlemişlerdir. Örneğin ABD’de bir işin yüksekte çalışma sınıflamasına girmesi için 1,2 metre yeterli iken Avrupa ülkelerinde bu standart 1,8 metredir.

Yüksekte çalışma, uygulama biçimi açısından ikiye ayrılır: Birincisi; kişinin iskele, çatı gibi bir yapının üzerinde kendi ağırlığını taşıyarak yüksekten düşmeye karşı emniyet alarak çalıştığı durum, ikincisi ise kişinin ağırlığını iplerin, teknik malzemenin yani sistemin taşıdığı durum. Ülkemizde ikinci modele uygun bir sertifika programı yok çünkü bu işin bir standardizasyonu yok. Biz sertifikalandırma sorununu yüksekte çalışma teknikleri uyguladığımız ‘Endüstriyel Dağcılık’ alanındaki çeşitli yurtdışı sertifikalarla çözüyoruz. Bir diğer uygulama alanımız ‘Teknik Kurtarma’da ise yerel veya yabancı bir sertifikasyon sistemi bulunmuyor. Bu nedenle AKUT Eğitim Bölümü olarak iç disiplinimizle bu konuda bir standart sağlamaya çalışıyoruz. Sanırım başarıyoruz ki bugüne dek AKUT ailesi olarak yüksekte çalışma uyguladığımız arama-kurtarma operasyonlarında ya da eğitimlerde hiçbir kaza ya da yaralanmaya maruz kalmadık. Yüksekte çalışma, kanunda da belirtildiği gibi gerçekten tehlikeli bir iş. Her şeyden önce bunu kabul etmeliyiz. 29 Mart 2013 tarihinde 28.602 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan “İş Sağlığı ve Güvenliğine İlişkin Tehlike Sınıfları” listesi tebliğine göre de, Yüksekte Çalışma, ‘tehlikeli ve çok tehlikeli işler’ sınıfında yer alıyor.

En çok binaların dış cephesine kurulan iskelelerden, çatılardan düşülüyor

Özellikle son on beş yirmi yıldır ülkemizde inşaat sektörünün ne denli hızlı ilerlediğini hepimiz görüyoruz. Bundan otuz yıl evvel “gökdelen” diye nitelenen bina sayısı büyük illerde dahi bir elin parmakları kadarken şimdi yüzlercesi inşa edilmiş ve ediliyor durumda. Bilhassa İstanbul adeta bir şantiye şehir gibi... Her ne kadar bu binaların yapımında son teknoloji kullanılıyor, vinç gibi makinelerden büyük destek alınıyor olsa da insan gücünün vazgeçilemez olduğu bir gerçek. Dolayısıyla ülkemizde en çok bina iskeletleri, dış cepheye kurulan iskeleler, çatılar, köprüler, barajlar, aydınlatma direkleri ve viyadükler yüksekte çalışma alanında insan gücü gerektiren sahalar. Yine binaların dış cephe temizlik, bakım, onarım gibi işleri ile çatı tadilatları da yüksekte çalışmanın en yaygın uygulama alanları arasında. Yapılan araştırmalardan edindiğim bilgiler doğrultusunda, en çok binaların dış cephesine kurulan iskelelerden, çatılardan düşüldüğünü söyleyebilirim. Yine merdivenler, merdiven boşlukları, dar alanlar, pencereler, korkuluklar düşme riski yüksek noktalar arasında.

Beş metreden daha alçakta çalışanlar daha sık düşüyor

Yapılan istatistiklere bakıldığında öncelikle, beş günden daha az süredir o işte çalışan, yani tecrübesiz insanların düştüğü gözleniyor. Kazaya maruz kalanların yaş ortalamaları ya 30 altı ya da 50 üstü olarak öne çıkıyor. İlginç bir şekilde, beş metreden daha alçakta çalışan insanlar, daha yüksek yerlerde çalışanlara oranla daha çok düşüyor. Bunun nedeni sanıyorum, mesafe ürkütücü olmadığı için “bu mesafeden düşsem de bana bir şey olmaz” mantığı ile insanların özensiz davranması.  Düşmeler en çok 15:00-16:00 saatleri arası görülüyor. Belki kişinin kan şekeri düşüyor veya öğle yemeği yenmedi ise dikkat azalıyor. Yükseklik korkusu, görme bozukluğu, denge sorunu, tansiyon, şeker hastalığı ya da kronik rahatsızlıkları olan bireylerin bu işlerde çalışmasının uygun olmadığının bilinmesi gerekiyor. Yine merdivenin en son üç basamağına çıkılmaması gerekir. Yüksekte çalışma için maksimum rüzgâr hız sınırı 45 km/saat’tir ve fırtınalı günlerde yüksekte çalışma durdurulmalıdır. Bunlar, bilinmesi şart temel unsurlar. 

Her kazada ihmalden bahsetmek mümkün

Yüksekte çalışma sonucu oluşan kazaların sebep-sonuç ilişkileri analiz edildiğinde her kazada mutlak suretle bir ihmal olduğu tespit edilmiştir. Yani doğru malzemeye sahipseniz, filmlerdeki gibi emniyet kemeriniz açılmaz, halatlar sürtünmeyle kopmaz… Ancak malzemeniz eksik, kalitesiz veya yetersizse ya da onları nasıl kullanacağınızı bilmiyorsanız çok ciddi kazalara maruz kalmayı göze almışsınız demektir.

Avrupa İş Sağlığı ve Güvenliği Ajansı (OSHA) tarafından yapılan bir araştırmaya göre, 3,4 metreden düşen bireylerin % 84’ü hayatını kaybetmiştir. Yine yapılan araştırmalara göre dünya genelinde her yıl 4.7 milyon insan yüksekten düşme kazası ile karşı karşıya kalıyor. Ülkemizde yaşanan iş kazalarına bakarsak, inşaat sektöründe meydana gelen iş kazalarının % 52’si düşme ile gerçekleşiyor. Bunlar hem insan gücü hem iş gücü anlamında büyük kayıplar anlamına geliyor. Bir kişi yüksekte çalışırken düşüp omurilik felci geçirdiğinde yaşamı tümüyle altüst oluyor. Üstelik bu durum, yaralanan kişinin tüm ailesinin yaşamını da etkiliyor.  Bir kişi yaralanıyor ama bir ailenin yaşamı maddi ve manevi olarak çok zor bir hale geliyor. Belki 80-100 dolarlık birkaç malzemeyi almayan yöneticilerin, belki de 5 dakikasını ayırıp kişisel koruyucu donanımları kullanmayan bireyin ihmali, bedeli 80-100 dolar ile asla telafi edilemeyecek çok ciddi kayıp ve acıları da yazık ki beraberinde getiriyor.
“Benim başıma gelmez” ya da “buradan düşsem de bana bir şey olmaz” diye düşünmek, en büyük problem. Bu, kendi hayatınızı önemsemediğiniz, felç olma, yürüyememe ve hatta ölüm ihtimalini göze alabildiğiniz anlamına gelir. Patronunuz yeterli koruyucu ekipman temin etmiyorsa o iskeleye ya da çatıya çıkmamalısınız. Hiçbir mazereti can güvenliğinizin önüne almamalı, önce kendinizi korumayı istemelisiniz. AKUT olarak eğitimlerde hep şunu söyleriz:  Trafik denetimine emanet yangın tüpü ile girmeyi bıraktığımızda bilinçli bir toplum olmuşuz demektir.

En büyük sıkıntı, kanunların uygulanması noktasında baş gösteriyor

Ülkemizde bu konudaki kanunlar fazlaca açıklayıcı ve yeterli. İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Tüzüğü’nün 521. maddesine göre, dört metreden yüksekte çalışanlara; Yapı İşlerinde İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Tüzüğü’nün 13. maddesine göre üç metreden yüksekte çalışanlara emniyet kemeri takma zorunluluğu getirilmiştir. Aynı maddelerin devamında, yine merdiven, iskele gibi çeşitli yüksekliklerde çalışanların uyması gereken korunma yöntemleri de detaylıca aktarılmıştır. 6331 sayılı kanuna göre, işveren, çalışanların iş sağlığı ve güvenliği eğitimlerini almasını sağlar. Bu eğitim özellikle; işe başlamadan önce, çalışma yeri veya iş değişikliğinde, iş ekipmanının değişmesi veya yeni teknoloji uygulanması halinde verilir. Eğitimler, değişen ve ortaya çıkan yeni risklere uygun olarak yenilenir, gerektiğinde ve düzenli aralıklarla tekrarlanır. Yeni yayımlanan Yapı İşlerinde İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetmeliği’nin ekler kısmına kısmen de tüzükteki bilgiler eklenmiştir. Yüksekte çalışmalarda yapılması gerekenler bu yönetmelikte sıralanmıştır. İlk dört maddeyi sizinle paylaşmak isterim: “Yüksekte yapılması zorunlu olmayan montaj ve benzeri çalışmaların mümkün olduğunca öncelikle yerde yapılması sağlanmalı. Yapılacak çalışmaların önceden planlanması ve organize edilmesi, bu planlama yapılırken yüksekten düşme ile ilgili hususlara acil durum planında yer verildiğinden emin olunması sağlanmalı. Çalışanların, çalışma yerlerine güvenli bir şekilde ulaşmaları uygun araç ve ekipmanlarla sağlanmalı. Çalışma yerlerinde çalışanların güvenliği öncelikle, güvenli korkuluklar, düşmeyi önleyici platformlar, bariyerler, kapaklar, çalışma iskeleleri, güvenlik ağları veya hava yastıkları gibi toplu koruma tedbirleri ile sağlanmalı”.

Bu maddelerin tümüne bakıldığında güvenliğin ne denli önem arz ettiği ve kanunlarımızın ne denli yeterli olduğu apaçık görülecektir. Unutmamalıyız ki korkuluk yaparak, güvenlik ağları gererek, zemin ve duvar boşluklarını kapatarak, ikaz işaretleri kullanarak, düşme tehlikesinin olduğu bölgelere yetkisiz kişilerin girişini engelleyerek, kurallara uygun yapılmış iskele veya geçici platformlar kullanarak, kişisel koruyucu donanım kullanarak, hava şartları dikkate alınarak düşmeler mutlak suretle bertaraf edilebilir. Sıkıntı; kanunların uygulanması noktasında baş gösteriyor. Bu eksiklik de yine bilinçli bir toplum olmakla giderilebilir.

İş güvenliği artık apayrı bir uzmanlık alanı

İş Güvenliği artık bir baret bir güvenlik şeridi ile geçiştirilemeyecek apayrı bir uzmanlık alanı. Birçok kurum bu eğitimleri veriyor. İş yerinizde böyle bir ihtiyaç varsa “Yüksekte Çalışma Eğitimi” veren kurum ve kuruluşlara başvurmanız gerekmektedir.

İş güvenliği için kullanılması gereken ekipmanlar arasında tam vücut emniyet kemeri, karabina, şok emici, tripot, kask, yatay yaşam hattı, kolluklar, kafa fenerleri, geri sarımlı düşüş durdurucu gibi birçok ekipman gerekli. Ancak işin niteliğine, yüksekliğe, hava şartlarına ve benzer kriterlere göre değişken olan bu malzeme listesini rastgele satın almak doğru değil.

AKUT, yüksekte çalışma konusunda gönüllülere ve firmalara yönelik çalışmalar yapıyor

AKUT olarak yüksekte çalışma ile ilgili çalışmalarımızı “gönüllülere yönelik çalışmalar” ve “firmalara yönelik çalışmalar” olarak ikiye ayırmamız mümkün. Gönüllülerimize yönelik çalışmalarımızda, arama-kurtarmaoperasyonlarımızın birçoğu doğa sporları ile ilgilenen bireylerin kazaya maruz kalması nedeniyle gerçekleşiyor. Kaya tırmanışı, dağcılık, doğa yürüyüşü gibi alanlarla ilgilenen kişilerin başı derde girdiğinde onları kurtarmak için ‘Teknik Kurtarma’ dediğimiz operasyon çeşidini uygulamak gerekiyor. Teknik Kurtarma, kendi imkânlarımızla inemediğimiz ya da çıkamadığımız noktalara ipli sistem kurarak kurtarma operasyonu yapma işidir. Biz ‘Yüksekte Çalışma’yı en çok endüstriyel dağcılık ve teknik kurtarma alanlarında uygularız. Bu alanda yetiştireceğimiz gönüllülere 60 saatlik temel eğitimlerin akabinde profesyonel yani alan eğitimleri veriyoruz.

Firmalara yönelik çalışmalarımızda ise;  AKUT Arama Kurtarma Derneği’ne mali kaynak yaratmak üzere konumlandırılmış AKUT Enstitü olarak, işin kapsamına göre iki-dört günlük, yüksekte çalışma eğitimleri veriyoruz. İçeriğinde yükseklik ve yüksekte çalışma tanımlamaları, işveren, yetkili personel ve çalışanın görev ve sorumlulukları, yüksekte çalışma ile ilgili yöntem tespiti, gerekli ekipmanlar ve bunların kullanımı, kişisel koruyucu donanımlar ve saha uygulamaları yer alıyor. Eğitimi tamamlayan ve sınavda başarılı olan kursiyer, AKUT Arama Kurtarma Derneği, NASAR National Association for Search and Rescue ortak çalışması olan ve North American Rescue Institute onaylı Yüksekte Çalışma Teknisyeni (Rope Systems Technician) sertifikası almaya hak kazanıyor.



Slider Altına